egitimsen

egitimsen

Eğitim Sen Adana Şubede gerçekleştirilen basın açıklamasına çok sayıda siyasi parti ve sivil toplum kuruluşu temsilcilerinin katılımıyla gerçekleştirildi, Yolsuzluk ve Türban da AKP’nin Yeni Hedefi İlkokullar konulu basın açıklamasını Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Ahmet KARAGÖZ yapmıştır.

 

Yüreğir ve Çukurova İlçe Milli Eğitim Müdürlüklerinde Yolsuzluk ve Türban da AKP’nin Yeni Hedefi İlkokullar

Siyasi iktidarın eliyle gericileşme ve ticarileştirme eğitimi tümüyle sarmalamıştır. AKP kendi siyasi ve ideolojik ihtiyaçlarını karşılayacağı eğitim modelini de yaratmıştır. Bu eğitim müfredatı ile yetiştirdiğimiz öğrenciler kendileriyle barışık, özgüvenleri yüksek öğrenciler olmasa da kindar bir nesil yetiştirdiğimiz tartışılamaz bir gerçektir.

 

Milli Eğitim Bakanlığına bağlı ilkokul öğrencilerinin kılık kıyafetlerine dair yönetmeliğin 1. maddesinin  e bedendi aşağıdaki gibidir.

e) Okul öncesi eğitim kurumlarında ve ilkokullarda okul içinde baş açık bulunur.” Denmektedir.

Ancak Seyhan, Yüreğir, Sarıçam ilçelerindeki ilkokulların büyük bir kısmından kız öğrencilerinin başlarının örtülü olmasının tesadüfü bir durum olmadığını biliyoruz. Bu projenin mimarları; öğretmenlerin ekonomik, özlük, demokratik taleplerine soruşturmalarla, cezalarla karşılık verirken, oyun çağındaki çocuklarımızın başlarının kapatılıp büyük yetişkin kadın rolü verilmesi karşısında sessiz kalan İl Milli Eğitim Müdürünü ve İlçe Milli Eğitim Müdürlerini gayet iyi anlıyoruz. Koltuk, makam ve çıkar uğruna neler feda edilmez ki!

 

AKP iktidarı döneminde ders kitaplarının tüm öğrencilere parasız dağıtılmasının önemini bugüne dek defalarca vurguladık. Eğitimin her kademesi ve eğitimde kullanılan tüm materyallerin öğrencilere parasız sağlanması eğitimde fırsat eşitliğinin olmazsa olmazıdır. İlkokullara hiçbir kaynak aktarılmazken; son iki eğitim-öğretim yılı içerisinde 486 bin öğrencimiz başarı kriteri üzerinden özel okullara gönderilmiştir. MEB her öğrenci için 3.500 ile 3.750 TL özel okulların kasalarına aktarmaktadır. Yoksul emekçi halktan toplanan vergilerin kamusal eğitimin yapıldığı devlet okullarına değil de özel okullara aktarılması ülkemizde eğitimin getirildiği noktayı göstermektedir.

 

Her öğretim yılının, ikinci yarıyılı içerisinde okul idarecileri öğrencilere dağıtılacak olan ders kitap sayılarını tespit ederek MEBBİS üzerinden kitap modülüne işlerler. Bu bilgi üzerinden Milli Eğitim Bakanlığı tarafından illere gönderilen ders kitapları kitap depolarına konur. Her okul kendi öğrenci sayısı kadar ders kitabı alıp kendi okulunda tasnifini yaparak ve poşetleyerek okulun açıldığı ilk gün öğrencilerine dağıtır. Ders kitaplarının poşetlenmesi ve ders kitaplarının depodan okula taşınması ile ilgili Milli Eğitim Bakanlığının il Milli Eğitim Müdürlüklerine gönderdikleri ödenekler okulların Okul Aile Birlikleri hesaplarına yatırılırdı.

 

Ancak Yüreğir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü 2015-2016 Eğitim Öğretim yılında kullanılacak ders kitaplarını özellikle Eğitim Bir Sen’li Okul Müdürlerinin görev yaptığı okulların ders kitaplarını kendileri poşetleyerek okullara dağıtmışlardır.

 

Yüreğir İlçe Müdürlüğü tarafından okullara gönderilen bir yazıyla kitap poşetleme ve nakliye ücretlerini almak için her okulda bir Müdür Yardımcısının görevlendirilmesi isteniyor. Bun üzerine her okul görevlendirdiği Müdür Yardımcısının adını soyadını resmi yazıyla Yüreğir İlçe Milli Eğitime müdürlüğüne bildiriyor. Ancak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğündeki bu konuda görevli kişi veya komisyon üyeleri; görevlendirilen Müdür yardımcılarının yerine sahte imzalar atarak nakliye ve kitap poşetleme ücretlerini kendileri almışlardır. Okullara herhangi bir ödenek verilmemiştir. Bu uygulamada yolsuzluk yaparak parayı zimmetine geçirenler değil, okul müdürlerinin soruşturmaya tabi tutulmasını; gerçekleri gizleyerek bu usulsüzlüğü yapan asıl sorumluların korunması olarak görüyoruz.

 

Çukurova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü tarafından; okulların temizlik ve kırtasiye ihtiyaçlarını karşılamak üzere ihale usulüyle alımların yapıldığını biliyoruz. Ancak alımı yapılan malzemelerin okullara dağıtımında usulsüzlüklerin ve yolsuzlukların yapıldığını da biliyoruz. Bu konu ile başlatılan ve bir türlü sona erdirilmeyen bir soruşturmanın da olduğunu biliyoruz. Ve yine Çukurova İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü okul idarelerini baskılayarak, velilerin okullara yapmış olduğu bağışlarla çok sayıda Laptop Bilgisayar aldırtarak İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne okullar tarafından bağışlanmış gibi evrak düzenletildiğini de biliyoruz.

 

Sorumluların tespit edilip yargılanması için gerekli çalışmalar derhal başlatılmalıdır. Sendikamızı arayarak ve ziyaret ederek bu konuda destek isteyen mağduriyetle karşı karşıya kalan ve baskılanan tüm okul müdürlerine her türlü hukuki desteği Eğitim Sen olarak vereceğimizin bilinmesini isteriz. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Bu nedenle Sayın Vali’yi ve İl Milli Eğitim Müdürünü göreve davet ediyoruz.

 

Eğitim kurumlarında mobbing, şiddet, çocuk istismarı, taciz, tecavüz ve yolsuzluk yapan her kimse sendikal-siyasal kimliklerine bakılmaksızın görevlerine derhal son verilerek en ağır cezayla cezalandırılmaları sağlanmalıdır. Bu konu ile ilgili belge isteniyor ise; Yüreğir İlçe Milli Eğitim Müdürlüğüne bağlı okulların Okul Aile Birlikleri adına kayıtlı hesapların incelenmesini öneriyoruz.

 

Bu konuların sonuna kadar takipçisi olacağımızın bilinmesini ve gelişmeleri basın ve kamuoyu ile paylaşacağımızın bilinmesini isteriz.12.05.2016

 

Ahmet KARAGÖZ

 

Eğitim Sen Adana Şube Başkanı

 

 

Kurttepe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde Filiz TUZLUOĞLU emek ve demokrasi mücadelemizi takdir ettikleri ve bu mücadelenin içinde yer almak istediğini belirterek sendikamıza üye olmuştur.

Kurttepe Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde Filiz TUZLUOĞLU emek ve demokrasi mücadelemizi takdir ettikleri ve bu mücadelenin içinde yer almak istediğini belirterek sendikamıza üye olmuştur.

Adana’da Seyhan Belediyesi’nin 10 Ekim Ankara katliamında yaşamını yitirenlerin anısına yaptırdığı Barış Anıtı, katliamın 7. ayında yüzlerce yurttaşın katılımıyla açıldı.

Yaşar Kemal Kültür Merkezi önünde yaptırılan anıtta, Ankara’da hayatını kaybeden 101 kişinin anısına Adana’dan hayatını kaybeden 12 kişi için 12 güvercin yer alıyor. Anıtın açılışına katliamda hayatını kaybedenlerin aileleri, CHP Adana milletvekilleri İbrahim Özdiş ile Aydın Uslu Pehlivan, EMEP, KESK’ten Eş Genel Başkan Lami Özgen, Genel Sekreter Hasan Toprak, Mali Sekreter Ramazan Gürbüz ile Eğitim, Örgütlenme, Basın Yayın Sekreteri İlhan Yiğit, Eğitim Sen’den Genel Başkan Kamuran Karaca, TTB’den Başkan Beyazıt İlhan, DİSK’ten Genel Başkan Kani Beko, TMMOB’dan Genel Başkan Mehmet Soğancı,  Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar ve çok sayıda demokratik kitle örgütü katıldı. Gökyüzüne barış güvercinlerinin bırakıldığı açılışta katliamları lanetleyen kitle daha fazla katliam olmaması için barış ortamının tesis edilmesini istedi.

Dosyadaki Gizlilik Kararı Kaldırılsın

Ankara’da hayatını kaybeden Dilan Sarıkaya’nın çocukluğunu annesi Çukobirlik’te çalıştığı dönemlerden bildiğini ifade eden Seyhan Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Diyarbakır, Suruç ve Ankara’da yaşanan katliamların halkların çatışması için yapıldığını belirterek, buna karşı “İnadına barış, inadına kardeşlik ve sevgi” demek için bu anıtı açtıklarını söyledi.

Dilan Sarıkaya’nın annesi Nesligül Sarıkaya da katliamla ilgili dosyada hala gizlilik kararı olduğunu belirterek bir an önce gizliliğin kaldırılmasını istedi.

Ankara katliamında yaralanan BTS Şube Başkanı Tonguç Özkan ise demokrasi mücadelesinin bedel isteyen bir mücadele olduğunu belirterek, “Barış için bütün gücümüzle, inatla mücadelemize devam edeceğiz.” dedi.

“Katliamı Organize Eden Kurumlar Ortadadır”

Açılışta konuşan KESK Genel Başkanı Lami Özgen, katilleri tanıdıklarını belirterek İzmir’de valiliğin barış ormanına izin vermediğini, kamu kurumlarına astıkları 10 Ekim afişlerinden dolayı soruşturmalara maruz kaldıklarını belirtti. Özgen, “Barış talebinden korkuyorlar. Ve korkacaksınız da… Biz sizi iyi tanıyoruz. Diktatörlüğünüzü kurmak için bizi katlettiniz” dedi. Belgelerle katillerin ortaya çıktığını dile getiren Özgen, “Organize eden bütün kurumlar ortadadır. Hesap sormak için bir mücadele yürütüyoruz. Ama biz katilleri katliamlarla yüzleştireceğiz. Bütün katliamlarla onları yüzleştireceğiz.” diye konuştu.

Konuşmalardan sonra sivil toplum kuruluşu temsilcileri ile saldırıda hayatını kaybedenlerin yakınları gökyüzüne 12 güvercin bıraktı. Törenin sonunda Seyhan Belediyesi mimarlarından Simge Öztan’ın tasarladığı Barış Anıtı’nın açılışı yapıldı.

Anaların gözyaşının akmadığı, barışın kınalı güvercinlerinin uçtuğu günlerin gelmesi dileğiyle tüm annelerimizin "ANNELER GÜNÜ” kutlu olsun!

 

Cinsiyet eşitsizliğinin derinleştiği, kadına yönelik şiddetin, tacizin, tecavüzün arttığı, kadın katliamlarının ve çocuklara yönelik cinsel istismarın faillerinin korunup aklandığı bir süreçte ‘kutsal annelik’ bir safsatadan ibarettir. Kadının da onun doğurduğu çocuğun da yaşam hakkının elinden alındığı, bedenine ve kimliğine yönelik saldırıların önüne geçecek düzenlemelerin yapılmadığı ülkemizde annelik muhafazakar politikaların yüklendiği bir ideal olarak karşımıza çıkmaktadır.

Anneler günü bu yıl da ülkemizde ve dünyada kadınların eşitsizlikler, ayrımcılık, şiddet gibi sorunların üzerini örten ve aslında kadına biçilen cinsiyetçi rolleri pekiştiren bir tüketim günü olarak kullanıyor.

Muhafazakar ve gerici bir yaşam tarzını kadın bedeni ve kimliği üzerinden var etmeye çalışan iktidar, kadını birey olarak değil sadece bir aile içinde tanımlayan bakış açısıyla ‘anneliği bir kariyer’ olarak biz kadınlara dayatıyor.

Ataerkil kapitalist sistem, esnek ve güvencesiz çalışmanın esas dayanağı olarak doğurganlık ve anneliği kullanıyor. Çocuklarımızı bırakabileceğimiz nitelikli, parasız kreşler yerine doğurduğumuz ve ya doğuracağımız çocuklar üzerinden biz kadınları güvencesiz çalışmaya ve eve mahkum etmek istiyor.

Ülkemizde yıllardır süren savaş ve çatışmalı ortamdan binlerce anne binlerce evladını kaybetmiştir. Bir canın değerini herkesten daha iyi bilen annelerin bugün başlıca dileği, barışın gelmesi, ülkedeki çatışma ortamına zemin hazırlayan koşulların ortadan kaldırılmasıdır.

Patriyarka ve sermaye elini kadın bedeni üzerinden derhal çekmeli, kadınlar anneliği özgür iradeleriyle seçebilmelidir. Bugün erkek egemen zihniyetle kadınlara ‘makbul anne ve eş’ olmayı telkin eden politikalara, ‘anneliği kariyer’ olarak dayatan anlayışlara karşı; çocuklarımızın savaşa, bombalara, kurşunlara, taciz ve tecavüze kurban edilmediği; kadınların, çocukların eğitim, barınma, güvenceli çalışma, sağlıklı ve insanca yaşama koşullarına kavuştuğu; cinsiyet eşitsizliğinin, şiddetin, tacizin, tecavüzün, çocuk istismarının ve kadın katliamlarının son bulduğu ‘ annelik kariyerine’ teslim olmadığımız;  barışın , özgürlüğün ve eşitliğin hüküm sürdüğü bir ülkede kutlanacak anneler günlerine…

 

Şükran Yeşil

Şube Kadın Sekreteri

BARIŞ ANITININ AÇILIŞI ve ANMA ETKİNLİĞİNE DAVET
10 Ekim Ankara Emek, Barış, Demokrasi şehitlerimiz için Seyhan Belediyesinin yaptırdığı Barış Anıtının açılışı ve barış şehitlerimizin anma etkinliği gerçekleştirilecektir. 
Tarih : 10 Mayıs 2016 Salı 
Saat : 17.30
Yer : Seyhan Belediyesi Yaşar Kemal Kültür Merkezi Önü

Basın Özgürlüğüne, Yaşam Hakkına Kastedenleri Tanıyoruz! Can Dündar ve Erdem Gül’ün Yanındayız!
Cumhuriyet Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün AKP’nin savaş politikalarını deşifre eden haberleri nedeniyle hapis cezasına mahkum edilmesini kabullenmiyor, mahkeme kararından hemen önce adliye önünde Can Dündar’ın silahlı saldırıya maruz kalmasını ise kınıyoruz! Silahlı saldırı esnasında yaralanan basın emekçisi Yağız Şenkal’e ise geçmiş... olsun dileklerimizi sunuyoruz.

Belirtmek isteriz ki söz konusu mahkeme kararı, gazetecilik mesleğine ve halkın gerçekleri öğrenme hakkına tehditkar bir sınır çizmiştir! Bu sınırın açık anlamı, ancak ve ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın makul olarak belirlediği konularda haber yapılabileceği, bu sınırı geçenlerin ise cezaevine kapatılacağı ve yaşam hakkının tehdit altında olacağıdır!

Türkiye’de, artık böylesi gelişmelerle daha fazla karşılaşacağımız su götürmez bir gerçektir. Barış, hak ve özgürlükler, demokrasi ve emek için mücadele edenlerin türlü baskılara maruz kaldığı, katledildiği bir ülkede, IŞİDvari kanlı canilere tırlarla silah taşıyanları haber yapmak elbette suç sayılacaktır! Ancak milyonların emek, demokrasi ve hak mücadelesi tüm baskı ve tehditlere karşı hakikatin sesi olmayı sürdürecektir.

Baskıya, zulme, tehditlere boyun eğmeyerek emek mücadelesini kararlılıkla yürüten bir sendika olarak, Can Dündar ve Erdem Gül’ün yanında olduğumuzun bilinmesini istiyoruz! Mesleğine ve onuruna sahip çıkan Can Dündar’ın ve Erdem Gül’ün nezdinde toplumun hakikati öğrenme hakkına sahip çıkan ve bu doğrultuda mesleğini icra eden tüm basın emekçileriyle dayanışma içerisinde mücadelemizi kararlılıkla sürdüreceğiz!

Bağımsızlık, demokrasi ve özgürlük için alanlardaydık! Yusuf, Hüseyin, Deniz... Sürüyor sürecek mücadelemiz!