YILGINLIK YOK, MÜCADELEYE DEVAM! Özel

YILGINLIK YOK, MÜCADELEYE DEVAM!
Büyük Halk hareketi dediğimiz Gezi Direnişi üzerinde tam üç yıl geçti. Gençlerimizin bedenleri topraktan çürürken, katillerin yargılanmasına dahi müsaade edilmemektedir. Berkin’in ekmeğini büyütmek, gezi şehitlerimizin umut ve hayallerini yeşertebilmek ve annelerin gözyaşını dindirmek için “bu daha başlangıç mücadeleye devam” şiarıyla alanları asla terk etmeyeceğiz. 
Bizler, derelerin, ormanların ve ortak yaşam alanlarının ranta kurban edilmemesi için vurulduk. Bizler değerlerimize sahip çıktığımız için vurulduk. Bizler toplumsal barışı ve kardeşliği savunduğumuz için vurulduk. Vurulduk ama asla sinmedik ve geri çekilmedik. Onların, toması, gazı, copu, plastik mermisi var. Bizim ise kocaman yüreklerimiz, onlar korkuyorlar! Kayıp edecekleri iktidarları var. Onlar çaldıkları, çırptıkları ve yettim hakkı yedikleri için tedirginler. Onlar kaçacaklar. Bizler ise mutluluğun resmini çizeceğiz. 


Devletin tüm zor aygıtlarını kullanarak Suruç, Diyarbakır ve Ankara katliamları ile farklı kültür, kimlik ve inançtaki insanların birlikte bir arada kardeşçe yaşadığı ülkemizde; Siyasal İktidar eliyle toplumda ciddi kutuplaştırma ve çatışmaların olduğu bir süreç yaşatılmaktadır. Çünkü AKP İktidarı; baskı, şiddet, zulüm ve rant üzerinden kurulmuştur. Yolsuzlukların, hırsızlıkların, talanın zirve yaptığı bu dönemde; katledilenler kadınlar olmuştur. Çocuklar olmuştur. Yoksul emekçi halk olmuştur.
AKP iktidarının baskıcı otoriter bir yönetim anlayışı ile emek örgütleri üzerinde sürdürdüğü operasyonlar sürüyor. Son olarak dün İstanbul da TMMOB bağlı Mimarlar Odası’nın Yıldız Sarayı’nda bulunan binası için, hukuksuz bir şekilde boşaltma kararı alınmıştır. Karara karşı çıkan aralarında Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu, Mimarlar Odası İstanbul Şube Başkanı Sami Yılmaztürk, İstanbul şube yöneticisi Mimar Mücella Yapıcı ile Avukat Can Atalay’ın da bulunduğu 15 kişi gözaltına alınmış daha sonra savcılık talimatıyla serbest bırakılmışlardır.
Derelerimize, ormanlarımıza, kentlerimize, köylerimize sahip çıkarak, doğanın ve insanın sömürülmesine karşı mücadele eden TMMOB ve Mimarlar Odası, kirli rant politikalarından beslenenlerin her zaman hedefinde olmuştur. Dün yaşanan saldırı ise TMMOB’u, karalama kampanyalarıyla, torba yasalarla teslim alamayanların yeni saldırı arayışları içine girdiğini göstermektedir.
Tam da Gezi Direnişinin 3. Yıldönümünde gerçekleştirilen bu saldırı elbette ki tesadüf değildir. Üç yıl önce Gezi Parkı’nın talan edilmesine karşı çıkanlar şahsında eşitliğe, özgürlüğe, demokrasiye ısrarla sahip çıkanlara gözdağı verilmek istenmektedir.
Adana Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, her tür zorbalığa karşı emeğin, özgürlüğün, kardeşliğin hakim olduğu yeni bir Türkiye mücadelesinde yan yana olmaktan onur duyduğumuz TMMOB’a karşı izlenen intikamcı politikaları kınıyoruz.


Cumhuriyet tarihi boyunca görülmemiş ölçüde geniş halk kesimlerini seferber eden direnişinin yarattığı ve hepimize yaşattığı değerler uğruna yaşamını yitiren gençlerimizi direnişin 3. yıl dönümünde bir kez daha saygıyla anıyor, katillerinin peşini asla bırakmayacağımızın bilinmesini istiyoruz.
Türkiye’nin demokrasi mücadelesi tarihinde eşi ve benzeri görülmemiş kitlesellik ve yaygınlıkta yaşanan ve 5 milyona yakın insanın aktif olarak katıldığı Gezi Direnişi’nin önemi, aradan geçen üç yıla rağmen hatırlanmakta ve hafızalarımızdaki tazeliğini korumaktadır. Türkiye’de ekonomik, toplumsal, siyasal alanda yaşanan sorunların arttığı, iktidarın emek ve demokrasi güçlerine karşı çok yönlü olarak saldırılarını yoğunlaştırdığı bir dönemde Gezi Direnişi’ni yeniden hatırlamak önemlidir.
Gezi Direnişi’ni yaşanıp biten bir olay olmaktan çıkarıp, bugüne ve geleceğe etki eden canlı bir süreç haline getiren temel neden, Türkiye’de yaşayan ve iktidarın baskıcı, otoriter uygulamalarından rahatsız olan her kesimin, alanlara çıkarak tepkisini göstermiş olmasıdır. Türkiye’de yıllardır kamu emekçilerinin, işçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, kadınların, gençlerin, toplumun tüm ezilen ve dışlanan kesimlerin taleplerinin görmezden gelinmesine karşı savunulan talepler, günümüzde de geçerliliğini korumaktadır.


Gezi Direnişi sürecinde kullanılan ayrımcı ve kutuplaştırıcı ifadeler ve nefret söylemi, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere, siyasi iktidar temsilcileri tarafından son dönemde daha da yoğun bir şekilde kullanılmakta, siyasi iktidar önünde diz çökmeyen, onlara biat etmeyen herkes hedef haline getirilerek baskı ve sindirme politikaları ile susturulmak istenmektedir.
Gezi Parkı’nda başlayan direniş kıvılcımı, emekçi halkın en temel haklarını ve çıkarlarını yok sayan baskıcı ve otoriter yönetim tarzına, iktidarın bitmek bilmez saldırılarına ve AKP iktidarının demokratik tepkiler karşısında sürdürdüğü ayrımcı ve saldırgan tutuma karşı güçlü ve tarihi bir yanıt olmuştur.
Gezi Direnişi’nin 3. yılını geride bıraktığımız bu günlerde, meydanlarda korku duvarını aşarak, birbiriyle dayanışma içinde direnmenin ve kazanmanın tadına varmış olan, bu uğurda evlatlarını yitiren Türkiye halklarının demokrasi, barış ve kardeşlik taleplerindeki ısrarı ve mücadelesini kesintisiz bir şekilde kararlılıkla sürdürmekten başka çıkar yol görünmemektedir.
Başta işçi ve emekçiler olmak üzere, toplumun sömürülen, ezilen ve yok sayılan kesimleri Gezi Direnişi’nin açtığı yolda yürüdüğü sürece, nerede ve hangi alanda olursa olsun mücadelenin yürütüldüğü her yerde Gezi Direnişi’nden bir iz, kendisinden bir parça mutlaka olacaktır.


Gezi Direnişi, 1980 sonrasında örülen ve AKP iktidarı döneminde dikenli tellerle çevrilen o büyük korku duvarını yıkmış, “Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!” diyerek bizlere yürünmesi gereken yolu göstermiştir. Son dönemde “Ya başkanlık, ya kaos” söylemiyle birlikte artan baskı, yasak ve sindirme politikalarına karşı örgütlü ve kitlesel mücadeleden başka çıkar yol görünmemektedir.
Adana Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, üçüncü yılında hepimize umut olan Gezi Direnişi’ni selamlıyor, “YILGINLIK YOK, MÜCADELEYE DEVAM!” diyoruz.1.6.2016

Adana Emek ve Demokrasi Güçleri adına
Ahmet KARAGÖZ

Okunma 1401 defa