egitimsen

egitimsen

KÖY ENSTİTÜLERİ’NİN 82. KURULUŞ YIL DÖNÜMÜNÜ KUTLUYORUZ!
 
Türkiye’nin ekonomik, toplumsal ve kültürel gelişiminde belirleyici roller oynayan ve 17 Nisan 1940 yılında dönemin Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un önderliğinde kurulan Köy Enstitüleri’nin 82. kuruluş yıl dönümünü kutluyoruz.

82. Kuruluş Yıldönümünde Düziçi Köy Enstitülerin ziyaret ettik.

Eğitim Sen olarak, 82. yılını kutladığımız Köy Enstitüleri’nin ilerici, demokrat ve aydınlanmacı geleneğine sahip çıktığımızı bir kez daha ifade ediyor, Köy Enstitüleri tarafından hayata geçirilmeye çalışılan toplumcu ve aydınlanmacı eğitim felsefesinin tüm eğitim kurumlarında uygulanması için mücadelemizi sürdüreceğimizin bilinmesini istiyoruz.
 
 
 
 
 
 
Bu Düzen Böyle Gitmez!
Birlikte Değiştireceğiz Birlikte 1 Mayıs'a
 
Ekonomik kriz, işsizlik, zamlar, pandemi, borçlanma derken ülkemizde insanca yaşamak bir yana hayatta kalmak bile her gün zorlaşıyor.
Bu düzen toplumun işini, aşını geçimini ve sağlığını korumuyor, aksine tehdit ediyor,
 
Bu düzenin çarkları, dünyanın tüm değerlerini ve güzelliklerini üreten bizleri, işçileri, emekçileri, kamu emekçileri, mühendisleri, mimarları, hekimleri, avukatları, aydınları, akademisyenleri, sanatçıları, gençleri, kadınları, emeklileri, emekli dahi olamayanları ezdikçe eziyor.
 
Bu düzenin çarkları, zengini daha zengin etmek, bankaların kasalarını doldurmak, şirketleri ihalelerle beslemek üzere kurulmuş
Bu düzenin çarkları sermayeye sömürecek ucuz emek, yağmalanacak doğa, talan edilecek kentler yaratmak üzere dönüyor.
Halk işsizlikle, açlıkla, yoksullukla, artan borçlarla salgınla mücadele ederken 20 yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarı ülkenin tüm kaynaklarını, bir avuç patronu ve ayrıcalıklı zümreyi korumak için seferber etti etmeye devam ediyor.
Bir 8 kişi ve ayakta duran insanlar görseli olabilir
 
Halk işe, ekmeğe, insanca bir yaşama olduğu kadar demokrasi, adalet ve hukuka da aç. Bu düzen yurttaşların hakkını, hukukunu çiğniyor, adaletsizliği büyütüyor.
Halkın gerçeği ile bir avuç ayrıcalıklı kesimin gerçeği arasındaki fark, tek sesli medyanın propaganda yayınlarıyla perdelenmek isteniyor. Üstü örtülemeyen hakikate dair çığlıklar, baskı ile, şiddet ile, sansür ile, zor ile bastırılmak isteniyor, Hakkını arayan ve gerçekleri söyleyen herkes bu düzenin hukuk dışı zorbalıklarıyla karşı karşıya kalıyor.
Bu düzenin devamı için demokrasinin son kırıntıları bile ortadan kaldırılıyor. Demokratik hak olarak elde kalan tek hakkımız olan seçme ve seçilme hakkımıza dahi el uzatılıyor.
Bu düzen mağdur ettiği milyonları bölüp parçalayarak yönetmek gibi tehlikeli bir yönteme başvuruyor. Sürekli olarak iç ve dış düşman yaratılıyor Yukarıdan aşağıya kışkırtılan şovenizm, cinsiyetçilik, ırkçılık, mezhepçilik ve savaş politikaları bu düzenin yarattığı krizi yönetmenin bir yolu olarak ülkemizin ve halkın geleceğini tehdit ediyor.
 
Bu düzen böyle gitmez. Halkı yoksulluğa, açlığa, işsizliğe, borçluluğa ve güvencesizliğe mahkûm eden bu akıl dışı düzen Türkiye'nin sırtında bir yüktür. öte yandan 20 yıldır ülkeyi yönetenler ve tüm yetkileri tek kişide toplayanlar sorumluluktan kaçamaz. Ülkenin kanayan sorunlarını kendi dışındaki herkese ve her şeye bağlayan bir yönetim anlayışına artık yeter diyoruz.
 
Gün şikâyet etme günü değildir. Biz tüm sömürülenler, yoksullaşanlar, ezilenler olarak bu düzeni değiştirme, 82 milyonun insanca yaşayacağı bir ülkeyi inşa etme gücümüz var.
1 Mayıs, İşçi Sınıfının Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma günü ülkenin dört bir yanında gücümüzü ve coşkumuzu meydanlara taşıdığımız bir gün olacaktır.
 
Biz aşağıda imzası bulunan emek ve meslek örgütleri olarak 1 Mayıs Birlik Mücadele ve Dayanışma Gününe giderken birlikte değiştirme irademizi işyeri işyeri, sokak sokak, meydan meydan örgütleyeceğimizi, Türkiye'nin dört bir yanında 1 Mayıs meydanlarında omuz omuza olacağımızı ilan ediyor, emekten, barıştan, demokrasiden, eşitlikten, özgürlükten yana olan herkesi 1 Mayıs meydanlarında buluşmaya çağırıyoruz.
 
 
DİSK • KESK • TMMOB • ADANA TABİP ODASI • ADANA BAROSU
 
Bir şunu diyen bir yazı 'MAYIS YASASIN Savaşa, Güvencesizliğe, Sömürüye, İşsizliğe, Yoksulluğa Karşı BARIŞI, UMUDU ve MÜCADELEYİ BÜYÜTÜYORUZ! Haydi Mitinge 1Mayis 2022 Pazar -Saat:15.00 Yürüyüş- Toplanma Yeri Kasım Gülek Köprüsü Kuzey Girişi MİTİNG Uğur Mumcu Meydanı Adana 1 Mayıs Tertip Komitesi DISK M KESI 1995 tmmob TÜRK ÜHENDİS MIMAR ODALAR BİRLİĞİ' görseli olabilir
KHK’lar Gidecek Biz Kalacağız!
 
Değerli Basın ve Kamuoyuna
Bilindiği üzere; KHK’lar eliyle resmi rakamlara göre 125.678 kamu görevlisi ihraç edildi. Haksız, hukuksuz şekilde KESK üyesi 4.270’i OHAL KHK’larıyla, 431’i bu süreçteki Yüksek Disiplin Kurulu kararlarıyla ve 81’i 375 sayılı 15 Temmuz darbe girişimi üzerindeki sis perdesi yeterince dağılmamış olsa da girişim bahane edilerek hayata geçirilen 20 Temmuz sivil darbesinin neyi amaçladığı aradan geçen süre içinde tümüyle netleşmiştir.
KHK’nın geçici 35. Maddesi ile olmak üzere KESK’e bağlı sendikalardan toplam 4.781 arkadaşımız ihraç edilmiştir. KESK’li ihraçlarından 1097’si görevlerine iade edilmiş, 1583’ünün göreve iadesi ise ret edilmiş olup gerisi OHAL İşlemlerini İncelemeleri (!) komisyonunda beklemektedir. Adana’da ise ihraç edilen 62 arkadaşımızdan, 30’u görevine iade edilmiş, 15’inin göreve iade talebi ret edilmiş ve 17 kişiye ait dosya ise Komisyonunda beklemektedir.
 
İktidar, ilk aylarda ihraçlara yönelik tüm itiraz yollarının kapalı olduğunu açıkladı. Darbe dönemlerinde dahi görülmeyen bu uygulamaya içeride ve dışarıda itirazlar yükselince ve AİHM’e on binlerce başvuru yapılınca bir oyalama mekanizmasına ihtiyaç duyuldu. Bunun üzerine iktidar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesini de hukuksuzluğuna ortak ederek İhraçlarla anayasal ve uluslararası sözleşmeler ile güvence altına alınmış çalışma hakkı gasp edilmiştir.
Bir ‎14 kişi, ayakta duran insanlar, açık hava ve ‎şunu diyen bir yazı '‎اله KESK 1995 ADANA KHK'LAR GİDECEK BİZ KALACAĞIZ!‎'‎‎ görseli olabilir
 
Pasaportlarına el konularak seyahat hakları, eğitim hakları engellenerek eğitim görme hakları, bankaların hesap dahi açtırmak istememesi, çalışma ruhsatlarının ve diplomalarının kısıtlanması, sigorta şirketlerinin ihraç edilenlere ödeme yapmaması gibi baskılarla Medeni Kanundaki temel haklar dahi gasp edilmiştir. Oyalama diğer faşizan, hukuk dışı politikalarla da birleşerek işkenceye, cezalandırmaya dönüştürülmüştür. Dört bir yandan kuşatmaya dönüştürülen bu cezalandırma politikası nedeniyle insanlar yaşamlarını yitirmiş, ağır hastalıklara yakalanmış, tedavi olanağı dahi bulamamışlardır. Yurtdışında tedavi görenler pasaport yasağı nedeniyle gidememiş, hastalıkları ilerlemiş, yaşamlarının geriye kalan kısmını yatağa bağımlı halde geçirenler olmuştur.
Bütün bu olumsuzluklara rağmen Komisyonun görev süresi uzatıldıkça uzatıldı.
 
Aradan 5,5 yıl geçti. Buna rağmen hala 5250’si kamu görevlisi olmak üzere 6080 dosya karara bağlanmayı bekliyor. Komisyonun verdiği kararlarda ret oranı %87,3’tür. Bu oran barış imzacısı akademisyenlerin açıklanan dosyalarında ise % 100’dür. Bu oranlar bile komisyonun idari bir mekanizma olduğunu, iktidarın noteri gibi hareket ettiğini doğrulamaktadır.
OHAL İşlemleri İnceleme Komisyonunun çalışma tarzında olduğu gibi bu komisyonlarında da hangi tarihte, ne tür bilgi ve belgeleri incelediği, ne tür kanıtlara dayanıldığı, “kanıta” dayalı değerlendirme sonucu üyelik mi, mensubiyet mi, iltisak mı, yoksa irtibat mı tespit edildiği belirtilmemektedir. Aileleriyle birlikte yüzbinlerce insanın, anayasal haklarının ellerinden alınarak açlık ve sefalete mahkûm ettirilerek biat ettirilmeye çalışılması aynı zamanda insanlık suçudur. Bu suça iktidar, OHAL Komisyonu üyeleri ve iktidarın ihtiyacına uygun raporlar hazırlayan yerel kamu idarecileri ortaktırlar.
Değerli Basın Emekçileri, Değerli Mücadele arkadaşlarım,
Bir 8 kişi, ayakta duran insanlar, açık hava ve şunu diyen bir yazı 'KESK KHK'LAR GİDECEK 1995 BİZ KALACAĞIZ! ADANA' görseli olabilir
 
Bu nedenle buradan bir kez daha çağrıda bulunuyoruz: Hukuka ve uluslararası sözleşmelere aykırı, etkin olmayan, denetlenemeyen, kendisini anayasa ve yasalar üstü gören, hükümetin bir organı gibi çalışan ve idari bir mekanizma olan OHAL Komisyonu derhal lağvedilmelidir. Haklarında memuriyeti engelleyen herhangi bir kesinleşmiş yargı kararı bulunmayan, hukuken suç olmayan gerekçelerle ihraç edilen tüm kamu görevlileri bütün haklarıyla birlikte derhal görevlerine iade edilmedir. Hukuksuz ihraçlardan dolayı mağdur olan tüm kamu emekçilerinin maddi, manevi hak kayıpları karşılanmalıdır. Mağdur olan ihraç kamu emekçilerinin mağduriyet giderilinceye ve hukuksuz ihraç edilen tüm kamu emekçileri görevlerine iade edilinceye kadar mücadele etmeye devam edeceğiz.
 
BİZ KAZANACAĞIZ, GERİ DÖNECEĞİZ!
KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü
Hüseyin KAYA
Eğitim Sen Adana Şube Başkanı

Köy Enstitüleri’nin 82. Kuruluş Yıl Dönümünü Kutluyoruz!

Adana Geçinemiyoruz Oluşumu Atatürk parkında “GEÇİNEMİYORUZ” konulu basın açıklaması gerçekleştirdi. Açıklamayı platform adına KESK Adana Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Eğitim Sen Adana Şube Başkanımız Hüseyin KAYA gerçekleştirdi.
 
GEÇİNEMİYORUZ
 
Basına ve Kamuoyuna
Ekonomik krizi biz işçiler ve emekçiler yaratmadık, faturasını da biz ödemeyeceğiz. Yüksek enflasyon, yüksek döviz kuru, iç ve dış borç faizleri, üretime dayanmayan bir ekonomi, sermaye sınıfının ve yandaşların korunduğu, beslendiği sistemde artık geçinemiyoruz.
 
“Geçinemiyoruz’’, zamlara artık yeter, pahalılığa, yoksullaşmaya, işsizliğe, güvencesizliğe, açlığa artık yeter demek için buradayız. Türkiye tarihinin en büyük ekonomik krizlerinin birini yaşıyoruz. İktidar emeğe, emekçilere, çiftçilere, esnafa, kadınlara, gençlere, halka karşı adeta ekonomik darbe yapıyor. Halk olarak her gün yeni zamlara uyanıyoruz, zam haberlerine yetişemiyoruz. Hayat pahalılığı aldı başını gidiyor. Artan enflasyon karşısında emekçilerin maaşları her geçen gün eriyor. TÜİK’e göre yüzde 60’larda olan enflasyon, bağımsız araştırmacılara ve yaşam gerçeğimize göre yüzde 120 civarındadır. Temel ihtiyaçlarımızı karşılayamaz hale geldik. Ev kiralayamaz, kiraladığımızı da ödeyemez olduk. Bin bir emekle büyüttüğümüz çocuklarımız barınacak yurt bulamıyor. Okullarından mezun olanlarsa iş bulamıyor. Nüfusun büyük bölümü insanca yaşam koşullarının çok uzağında, açlık sınırında yaşam mücadelesi veriyor. Yaşanan krizin iktidarın bilinçli bir tercihi olduğu ilk ağızdan itiraf ediliyor. İktidar çevresi ve bir avuç vurguncu, fırsatçı, rantçı kapitalist dışında hepimiz kaybediyoruz.
Bir 6 kişi, ayakta duran insanlar, açık hava ve ağaç görseli olabilir
 
Bizler iktidarın uyguladığı ekonomik program sebebiyle bilinçli bir şekilde yoksullaştırılıyorken bir kesim, uygulanan bu politika sayesinde servetine servet katıyor. Bize soğan ekmekle yaşam sürdürmemiz salık veriliyor, kaynak yok deniliyor ama bize olmayan kaynaklar hazine garantili KOİ projeleri aracılığıyla yandaş müteahhitlere gidiyor. Bize olmayan kaynaklar çocuklarımızı istismar eden, boğazını kesen dinci gerici vakıflara ve cemaatlere gidiyor. Bize açlık sınırına dayanmış bir maaş bile çok görülürken, kaynaklar birkaç maaş birden alan iktidarın bürokratlarına, eşe-dosta, milyonluk arabalarda pudra şekeri partisi yapan çocuklarına gidiyor! Bize olmayan kaynaklar, silahlanmaya savaşa gidiyor. Biz fakirleşirken onlar zenginliklerine zenginlik katıyor. Bir avuç azınlık dışında artık kimsenin dayanacak gücü kalmadı. Nefes alamaz hale geldik. Bıçak kemiğe dayandı. Sözde zam verdik algısı yaratmanıza, yalanlarınıza, dini değerleri kullanarak toplumu yanıltmanıza kanmayacağız.
Bir 11 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava görseli olabilir
 
TALEPLERİMİZ
 
• Maaşlarımıza hemen insanca yaşayacak zam istiyoruz.
• A’dan Z’ye her şeye gelen ve gelecek olan zamların işaret fişeği olan enerji ve akaryakıt zamlarının geri çekilmesini enerji dağıtım şirketlerinin kamulaştırılmasını istiyoruz.
• Elektrik, su, doğalgaza gelen zamların daha fazla gecikmeden geri alınmasını istiyoruz.
• Ulaşım, su gibi temel kamu hizmetler üzerindeki ağır maliyetleri oluşturan elektrik, doğalgaz ve akaryakıt üzerindeki ÖTV ve KDV sıfırlansın.
• Temel tüketim maddelerindeki KDV tamamen kaldırılsın.
• Artık topluma ağır bir yük haline gelen Kamu Özel İş Birliği Projeleri, Döviz Garantili İhaleler sonlandırılsın.
• Kamu emekçilerinin kayıpları giderilsin, biz kamu emekçilerine yoksulluğu dayatan göstermelik toplu sözleşme yerine, grev hakkımızı içeren gerçek bir Toplu İş Sözleşmesi için Toplu Sözleşme Masasının zaman kaybetmeden yeniden kurulmasının önü açılsın.
• Tüm emeklilere asgari ücretin üzerinde insanca yaşayacağı bir ücret ödenmesini istiyoruz.
• EYT sorunu seçim malzemesi yapılmadan bir an önce çözülsün istiyoruz.
• 3600 ve 7200 ek gösterge bütün kamu emekçilerine ayırımsız verilsin istiyoruz.
• Kamuda kadrolu istihdam istiyoruz! Sözleşmeli kamu emekçilerinin derhal kadroya geçirilmesini istiyoruz.
• Parasız, kamusal eğitim ve sağlık istiyoruz.
• Hayatın her alanında adalet istiyoruz.
• Sağlıkta şiddetin son bulmasını ve Covid-19’un herhangi bir kıstasa bağlanmadan meslek hastalığı sayılmasını istiyoruz. Mülakat değil, liyakat istiyoruz.
• Kadın cinayetlerinin önüne geçilmesi için İstanbul sözleşmesinin etkin bir şekilde hayata geçirilmesini istiyoruz. Nafaka hakkına dokunulmamasını istiyoruz.
• Eşitlik, özgürlük, laiklik, adalet ve barış istiyoruz.
Bir 8 kişi, ayakta duran insanlar ve açık hava görseli olabilir
 
Ülkenin dört bir yanında geçinemeyenler sokaklarda, iş yerlerinde, akaryakıt istasyonu kuyruklarında, belediye ekmeği kuyruklarında, fatura ödeme merkezleri önünde geçim derdini dile getiriyorlar. Geçinemeyenlerin öfkesini, itirazını taşımak için Atatürk Parkında bir araya geldik, birbirimizden aldığımız gücümüzle, inancımızla isyanımızı 1 Mayıs’ta sokaklara, meydanlara taşıyoruz.
Bugün buradayız, birlikteyiz. Dayanışma gücümüzle aynı kararlılıkla 1 Mayıs'ta alanlarda olacağız işçi sınıfının "BİRLİK / DAYANIŞMA VE MÜCADELE " gününe daha güçlü bir katılımla 8 Martta kadınların kararlı örgütlülüğü, 2022 Newroz gücü ve iradesiyle işçi sınıfını kendisini var ettiği birlik dayanışma ve mücadele gününde olacağız . Biz emekçiler ve ezilenler tüm gücümüz ve kararlılığımızla haykıracağız;
 
HAKLIYIZ, MUTLAKA KAZANACAĞIZ, UMUDU GERÇEKLEŞTİRECEĞİZ.
ADANA GEÇİNEMİYORUZ OLUŞUMU

Genel Başkanımızdan Eğitim ve Bilim Emekçilerine Mektup

Milli Eğitim Bakanlığı Özel Eğitim Genel Müdürlüğünün 21.02.2022 gün ve 44038915 sayılı yazısıyla 2022-2023 eğitim-öğretim yılına yönelik olarak Bilim ve Sanat Merkezlerine alınacak öğrencileri tespit amacıyla başlayan  öğrenci tanılama ve seçme sürecinde resim ve müzik alanındaki ön değerlendirme uygulamasının  sınıf öğretmenleri tarafından okullarda saat 08.00-17.00 arasında yapılmasına karar verilmiştir. Bu doğrultuda söz konusu ön değerlendirme uygulaması Bilim ve Sanat Merkezlerine seçilecek öğrencilerin belirlenmesine yönelik sınavın parçası olduğundan bu uygulamaya katılan sınıf öğretmenlerine sınav görevi kapsamında ek ders ücreti ödenmesi gerekmektedir.

Benzer bir konuda bir üyemiz adına açtığımız davada Ankara Bölge İdare Mahkemesi 7.İdari Dava Dairesi 28.04.2021 gün ve E: 2020/1081, K: 2021/733 sayılı kararıyla iptal ve yoksun kalınan parasal haklarının yasal faiziyle ödenmesine karar vermiştir. Bu nedenle üyelerimiz anılan kararı emsal göstererek okul müdürlüklerinden ek ders ücreti isteyebilirler.

 

Dilekçe Örneği

……………………………………… Okulu Müdürlüğüne ………………..tarihinde …………. saatleri arasında Bilsem öğrenci tanılama ve seçme sürecinde …………. görevini yerine getirdim. Bu görev Bilsem'e seçilecek öğrencilerin belirlenmesine yönelik sınavın bir parçası olduğundan tarafıma sınav görevi kapsamında ek ders ödemesi yapılması gerekmektedir. Bu ödemenin yapılması konusunda gereğinin yapılamasını arz ederim

Adı Soyadı

 

Ek: mahkeme kararı..

Mahkeme Kararı

Okullarda Karma Eğitimi Hedef Alan Cinsiyet Ayrımcı Uygulamalar, Laik Eğitime Meydan Okumak Anlamına Gelmektedir!