Perşembe, 08 Ocak 2015

Fiili ve meşru mücadelemizle birlikte hukuki mücadelemizi de kararlılıkla devam ettiriyoruz. Bağlı sendikalarımızın açtığı davalarda elde ettiğimiz kazanımlara yenileri ekleniyor.

AKP’nin hak gasplarına ve örgütlenme özgürlüğüne yönelik saldırılarına karşı açtığımız davalarda üç önemli kazanım daha elde ettik.

  1. BASIN AÇIKLAMASI YAPILMASI HAKTIR! İDARİ PARA CEZASI VERİLEMEZ

Bilindiği üzere; son yıllarda sendikal faaliyetlerimize yönelik baskılarda sıkça karşımıza 5326 sayılı Kabahatler Kanunu çıkarılmaktadır. Valilikler tarafından yasaklandığı belirtilen yerlerde basın açıklaması yapılması durumunda 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 32.maddesine göre idari para cezası verilerek en Temel Anayasal hakkımız bile engellenmek istenmektedir. Sendikamız SES’in, konuya ilişkin SES Niğde Temsilcisi, SES Mardin Şube Başkanı ve SES Mardin üyesi adına AİHM’e 2006 yılında yapılan başvuru sonuçlanmıştır.

AİHM’in 4524/06 başvuru nolu ve 14 Ekim 2014 tarihli kararında, başvurucuların barışçıl bir gösteriye katılmalarından dolayı yargılanıp idari para cezası verilmesinin orantılı olmadığı ve AİHS’in 11.maddesinin 2.paragrafı kapsamında bu cezanın kamu düzenini sağlamak için gerekli olmadığı sonucuna varıldığı belirtilmiş ve Türkiye’nin sözleşmenin 11.maddesini (örgütlenme ve toplanma özgürlüğü) ihlal ettiği belirtilmiştir.

Bu durumda, özellikle kamu kurum ve kuruluşları önünde yapılan basın açıklamalarından sonra polisler tarafından idari para cezası tutanağı tutulup, para cezası verilmesi AİHS’in 11.maddesine açıkça aykırı hale gelmiştir. Türkiye’deki tüm emniyet birimlerinin AİHM kararı uyarınca bundan böyle idari para cezası tutanağı düzenlememesi ve hiç kimseye para cezası vermemesi gerekmektedir.

      AİHM’in kararı için tıklayınız.

      2. SENDİKAL İZİN KULLANIMI ATAMAYA GEREKÇE YAPILAMAZ

Sendikal iznini, haftanın farklı günlerinde kullandığı için, "sağlıklı görev yapma koşullarının ortadan kalktığı" gerekçesiyle Bandırma'dan Bigadiç'e atanan Sendikamız ESM Balıkesir Şube Yönetim Kurulu üyesi adına sendikamızın açtığı davada Danıştay 5. Dairesi önemli bir karar vermiştir. Danıştay 5. Daire; mevzuatta sendikal izinlerin sabit bir günde kullanılmasına dair herhangi düzenleme bulunmadığı, haftanın farklı günlerinde izin kullanmanın hakkın kötüye kullanımı sayılıp atama gerekçesi yapılamayacağı ve bu sebeple de atama işleminin hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle yerel mahkeme kararının BOZULMASINA karar vermiştir.

Söz konusu karar, KESK ve bağlı sendikalarda sendikal izin kullanan yöneticiler açısından emsal niteliği taşımaktadır.

Karar için tıklayınız.

      3. SAATLİK İZİNLER YILLIK İZİNDEN DÜŞÜLEMEZ

Sendikamız ESM tarafından Türkiye Atom Enerjisi Kurumunun 2014/2 sayılı Genelgesinde yer alan “1 ay içerisinde alınan ve 8 saati aşan saatlik izinler yıllık izinden düşülür” ibaresinin iptali ve yürütmesinin durdurulması istemiyle açılan davada Danıştay 5. Daire 10.09.2014 tarih ve 2014/3557 Esas sayılı kararı ile yürütmenin durdurulmasına karar vermiştir. Karar gerekçesinde “kanunda yıllık izinden düşülebilecek sürelerin tahdidi biçimde sayılmış olması karşısında, alt derece bir düzenleme olan Genelge ile yıllık izinden düşülebilecek sürelerin genişletilerek saatlik iznin de bu sürelere eklenebilmesine, normlar hiyerarşisi uyarınca hukuken imkân bulunmadığından, dava konusu düzenlemede hukuka uyarlık görülmemiştir. Öte yandan, dava konusu işlem, davalı idare emrinde görevli personelin kullanacağı saatlik izinlerin yıllık izinden düşülmesi sonucunu doğurmakta, işlemin hukuka aykırı olduğu saptanmasına rağmen uygulamanın sürdürülmesi, personel yönünden telafisi güç zarara neden olmaktadır. Zira, işlemin kurulduğu tarih ile hukuka aykırı olduğunun tespit edildiği tarih arasında yıllık izin hakkının kısıtlanması, personelin hukuka aykırı işlemden ötürü katlandığı durumun telafisini olanaksız kılmaktadır.” denilmiştir.

Karar için tıklayınız

Konfederasyonumuz AKP’nin baskılarına ve hukuk tanımaz politikalarına karşı mücadelesini sürdürecek ve kararların hayata geçirilip geçirilmediğinin takipçisi olacaktır.

Eğitim Sen Üyemiz Eser ÇAPAR Taksim Gezi Parkı eylemlerinden kaynaklı Memuriyetten Çıkarılmasıyla cezalandırılmış konuyla ilgili Yapılan eyleme Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran KARACA ve KESK Eş Başkanı Şaziye ÖZ katılmıştır. Eğitim Sen Önünde toplanan üye ve yöneticilerimiz Adana Adliyesine kadar yürüyüp konuyla ilgili yapılan basın açıklamasını Şube Başkanı Ahmet KARAGÖZ gerçekleştirmiştir.

 

Milyonların katıldığı ve adına Gezi Direnişi dedikleri büyük halk hareketinden korkan AKP; direnişe katılan ve kimliklerini tespit ettiği her yurttaşı sindirme ve itibarsızlaştırma adına her türlü baskıyı uygulamaktan çekinmemiştir. Biz kamu çalışanlarını, açılan idari soruşturmalarla cezalandırmak istediler. Ancak o dönem soruşturmayı yürüten Adana İl Milli Eğitim Teftiş Kurulu Başkanı gezi sürecini yasal, anayasal, sendikal hak ve özgürlükler kapsamında yorumlayıp, soruşturmaya yer olmadığını bildirmesiyle birlikte Teftiş Kurulu Başkanını görevden almışlardı.

 

 Adana Valisi ve Adana İl Milli Eğitim Müdürü AKP’de aldıkları talimat gereği Gezi Direnişine katılanlara mutlaka ceza vermeleri gerekiyordu. Bu nedenle de gezi süreciyle ilgili ifadeler bir kez daha alınmalıydı ki öyle de oldu. Siyasi erkte aldıkları talimatları harfiyen yerine getiren yeni militan kadrolar görevlendirilerek üye ve yöneticilerimizin ifadeleri bir kez daha alındı. Son bir ay içerisinde 19 üye ve yönetici arkadaşımıza “Uyarı” cezası verilmiştir. Adana’da Eğitim ve Bilim Emekçilerinin emek ve demokrasi mücadelesini baskılarla bitirilmek istenmesi nafiledir. Kısacası “baskılar bizleri yıldıramaz” diyoruz.

 

En Son Yüreğir ilçesi Güney Sanayi Çalışanları İlkokulu Sınıf Öğretmeni üyemiz ESER ÇAPAR, hakkında “Taksim Yayalaştırma Projesi kapsamında yapılan çalışmaların protesto edilmesi amacıyla Adana ilinde 1-16 Haziran 2013 tarihlerinde izinsiz olarak yapılan gösterileri organize eden kişiler arasında yer aldığı ve izinsiz olarak yapılan gösterilere katıldığı” gerekçesiyle disiplin soruşturması başlatılmış, soruşturma sonucu 657 sayılı DMK’nın 125/E-a maddesi uyarınca “Devlet Memurluğundan Çıkarma” cezasıyla cezalandırılmıştır.

 

Eser ÇAPAR arkadaşımız sendikamızın çağrısı üzerine gezi eylemlerine katılmıştır. Savunmasında;         Eğitim Sen’in çağrısı üzerine katıldığını, etkinliklerde 2911 sayılı yasaya aykırı bir davranış sergilemediğini, demokratik tepkilerini göstermek amacıyla katıldığını, kamu malına zarar vermediğini, güvenlik görevlilerine mukavemet etmediğini, hiçbir grubu organize etmediğini ve etkilemediğini, özetle yasadışı bir davranış sergilemediğini belirtmiştir. Bu nedenle de savunmasının yeterli görülerek Devlet Memurluğundan Çıkarma önerisinin reddine karar verilmesini istemiştir.

 

Soruşturma dosyasını ve raporunu incelendiğimizde ESER ÇAPAR arkadaşımızın göreviyle ilgili olarak kusurlu olmadığı görülmüştür. Ancak Eser arkadaşımın 2 Haziran 2013 günü gözaltına alınması üzerine hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı, yalnızca kendisinin ve okul müdürünün ifadesine başvurulduğu, bunun dışında da ceza davasın dosyasında Adana Emniyet Müdürlüğünün 19.06.2013 tahrili bir belgenin olduğu ve Adana Cumhuriyet Başsavcılığınca 19.07.2013 tarihli düzenlenen iddianame ve iddianamenin ekinde sunulan telefon görüşmelerinde alıntı yapıldığı görülmektedir.

Eser ÇAPAR arkadaşımız cezalandırılmak için suç üretilmiştir. Görev yaptığı okul müdürü de gezi eylemlerine katılma konusunda öğretmen ve öğrencileri yönlendirmediğini, ifadesine başvurulduğu güne kadar da olumsuz bir davranışına rastlamadığını belirtmektedir. Soruşturma dosyasında Eser ÇAPAR’ın arkadaşımızın gözaltına alındığı tarihler dışında görevine gelmediği veya görevini aksattığına dair herhangi bir bilgi ve belge de bulunmamaktadır.

 

Soruşturma dosyasında dile getirilen suçlamayla ilgili olarak üyemiz Eser ÇAPAR hakkında bir ceza soruşturması başlatılmış, ceza davası açılmıştır. Elbette hakkındaki suçlamaların gerçek olup olmadığı yargılama sonucunda ortaya çıkarılacaktır. İddianame ve emniyet fezlekelerinde yer alan iddiaların tekrar edilmesi kimseyi suçlu, yapmamalıdır.

 

657 sayılı Yasanın 125/E-a maddesinde “İdeolojik ve siyasi amaçlarla kurumların huzur, sükun ve çalışma düzenini bozmak, boykot, işgal, engelleme, işi yavaşlatma ve grev gibi eylemlere katılmak veya bu amaçlarla toplu olarak göreve gelmemek, bunları tahrik ve teşvik etmek veya yardımda bulunmak” fiilinin devlet memurluğundan çıkarma hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü gibi Yasada disiplin suçu olarak tanımlanan fiil ve davranışların tamamı, devlet memurlarının görevleriyle ilgilidir; bu suçlar devlet memurlarının görev yaptıkları kurumlarda işleyebilecekleri türdendir. Oysa Eser ÇAPAR arkadaşımızın görev yaptığı eğitim kurumundaki bir davranışı nedeniyle suçlanmamış, göreviyle ilgili kusurlu bulunmamıştır. Bu konuda yalnızca bir kişinin ifadesine başvurulmuştur. O da okul müdürüdür. Okul müdürü ifadesinde “Bugüne kadar okulda olumsuz bir davranışına rastlamadım” demiştir. Dolayısıyla Eser ÇAPAR’ın 657 sayılı Yasanın 125/E-a maddesi uyarınca disiplin cezasıyla cezalandırılamayacağını düşünüyoruz.

Çok sayıda yargı kararında, disiplin cezası verilirken, bir alt cezanın verilip verilmediğinin tartışılmamış olması verilen cezanın hukuka aykırı kılacağı belirtilmektedir. 03.04.2014 günü Soruşturma Raporu ile Adana Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü’nün 09.05.2014 günü ve 184 sayılı yazılarında, Eser ÇAPAR’a hangi gerekçeyle bir alt cezayla cezalandırılmasına karar verilmediğine ilişkin bir değerlendirme yer almamaktadır. İdare mahkemeleri; “657 sayılı devlet memurları Yasasının 125/3 maddesi uyarınca kendilerine disiplin cezası verilen devlet memurlarından geçmiş hizmetleri sırasındaki çalışmaları olumlu olan ve ödül ve başarı belgesi alan ilgililere bir derece hafif olan disiplin cezasını uygulamak konusunda takdir yetkisi tanınmıştır. Bu yetkinin kullanılması konusunda takdir yetkisi tanınmış olan idarelerin söz konusu yetkinin kullanılmasında yargı kararı ile yönlendirilmesine veya takdir hakkına müdahale edilmesine hukuken olanak bulunmamakla birlikte disiplin cezaları yönünden ilgi açısından en ağır sonuçları doğuran ve Devlet memurluğundan çıkarılmasına ilişkin işlemde söz konusu madde uyarınca ilgili hakkında alt ceza verilip verilmeme hususunun tartışılması gerekmektedir.” Gerekçesiyle disiplin cezalarının yürütmesinin durdurulması daha sonra iptaline karar vermektedir.  Eser ÇAPAR’ın devlet memurluğundan çıkarılması yönündeki kararın. Bu nedenle de mevzuata aykırı olduğunu biliyoruz.

 

Eğitim Sen üyeleri, sadece Gezi eylemleri sürecinde değil, mücadeleye atıldığı ilk yıllardan bu yana haksızlıklara ve adaletsizliklere karşı direnmekte, bu nedenle soruşturma, sürgün ve cezalarla karşı karşıya kalmaktadır. Ne siyasi iktidar temsilcilerinin tehditleri, ne de MEB`in soruşturma ve sürgünleri bizi biz eden ilke ve değerlerimizden asla geri döndüremeyecektir.

 

Açık ve net bilinmelidir ki Eserarkadaşımız yalnız değildir. AKP’yi de uyarıyoruz; insanları sendikal kimlik ve sendikal eylemlikler üzerinden yargılamayın. Bu gün olduğu gibi bundan sonraki süreçlerde de emek ve demokrasi mücadelesine yönelik yapılacak saldırıların karşısından olacağımızın bilinmesini isteriz.

 

mehmet akarsubaşıAhmet KARAGÖZ

 

Şube Başkanı