Pazartesi, 01 Eylül 2014

1 Eylül Dünya Barış Günü İçin Yürüdüler

Adana’da 1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle “Savaşların Ortasında Barışı Haykıralım!” sloganı ile yürüyüş düzenlendi.

İnönü Parkı’nda toplanan grup, sloganlar eşliğinde Atatürk Parkı’na yürüdü.Burada bir süre slogan adan grup adına KESK dönem sözcüsü Sabahat Mutluay hazırlanan ortak metini okudu.Dünyada silahların konuştukça kadın, genç, çocuk ve yoksullar başta olmak üzere insanlığı ağır bedeller ödediğini ifade eden Mutluay, “Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Şengal’de, tüm Ortadoğu’da insanlık kitlesel biçimlerde katledilirken, bizlerin kanın kırmızısını gördüğü yerlerde, birileri petrolün siyahını, doların yeşilini görüyor.Bölge halklarını insan onuruna yakışır biçimde yaşatabilecek kaynaklar insanların kanını oluk oluk akıtmak için harcanıyor” dedi.



“Bizler hiçbir zaman, hiçbir katledilenin kimliğine, inancına, diline, milliyetine, derisinin rengine bakmayanlar olarak bu barbarlığa alan okuyoruz” diyen Sabahat Mutluay, “Çünkü biz öldürülüyoruz, sürgün ediliyoruz, işkenceden geçiriliyoruz, tecavüze uğruyoruz.Çünkü biz savaşlarda bedel ödeyenleriz.Ortadoğu’nun yoksul, emekçi hakları olarak mezhepçi savaşlarda ölüme yazgılı olmadığımızı, savaşlarda bedel ödeyenler olarak halkların kardeşçe yaşayacağını, geleceğini özgürce belirleyeceği bir ülke, bir coğrafya, hatta bir dünya yaratabileceğimizi biliyoruz.Tüm halkların eşit, özgür, insanca ve kardeşçe yaşayacağı bir dünyayı kendi ellerimizle kuracağız” dedi.

 

 

Bugün Milli Eğitim Bakanlığı’nda yaşanan hukuk cinayetini bir kez daha kamuoyuna ilan etmek için buradayız.

Bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bir kadrolaşmayı, torpili, emek ve alın terini sömürmeyi, hülleyi, yalanı, talanı deşifre etmek için buradayız.

Bugün adam kayırmanın, hilenin, katakullinin, dönen dolapların, arsızlığın, usulsüzlüğün, gayri ciddiliğin ve ahlaksızlığın nasıl işlendiğini anlatmak için buradayız. Bu yaşananlar bunların en net kanıtıdır. Ortada işlenen bir cinayet vardır ve bu cinayetin failleri hakkı hukuku ve adaleti katletmiştir. Çok açık ifade ediyoruz ki; yapılan bu değerlendirmeler hükümsüzdür, derhal iptal edilmelidir.

Bilindiği gibi MEB Yasasıyla birlikte 4 yılını dolduran okul müdürleri, müdür başyardımcıları, müdür yardımcıları görevden alındı; il milli eğitim müdürleri, ilçe milli eğitim müdürleri, il milli eğitim müdür yardımcıları, MEB’de üst düzey yöneticilerin görevlerine son verildi. Bakanlık Merkez Teşkilatı’nda bulunan şube müdürleri de görevlerinden alınarak, uzman yapıldı. Bu şekilde yıllarca bilgisi, tecrübesiyle Bakanlığı yönetenler geri hizmete alındı ve Bakanlığın hafızası sıfırlandı. Bu yasanın akabinde çıkarılan Yönetici Atama Yönetmeliği de tam anlamıyla kadrolaşmanın diğer adı oldu. Bir anda kariyermiş, liyakatmiş, beceriymiş, bilgiymiş, tecrübeymiş hepsi yerle yeksan edildi. Yöneticiler kazanılmış haklarını kaybetti, hepsinin sosyal statüleri bir kanunla ellerinden alındı.

Amaç çok açık: Siyasi erk, kendisine biat etmeyenleri, kendinden taraf olmayanları bertaraf etmek istiyor.

Bakınız; görev süresi uzatılacak müdürler sözde bir değerlendirmeye tabi tutuldu. Değerlendirmede ne yazılı sınav var ne de başarı, bilgi, tecrübe var. Değerlendirmede ne var biliyor musunuz, adam kayırma var, emek hırsızlığı var, usulsüzlük var, kişiye özel puanlamalar var, gayri ciddilik var.

Soruyoruz; daha 2-3 aydır koltuklarında oturan ilçe milli eğitim müdürleri ve şube müdürleri, okul müdürünün yöneticilik vasıflarına sahip olup olmadığını bilmeden hangi kriterlere göre puan verdi?

Hemen söyleyelim: Listeler havada uçuştu. Birilerinin emir erliğini yapan bu sözde yetkililerin önüne isimler liste halinde geldi. Bu isimlerin bazılarının bertaraf edilmesi, bazılarının da görevde kalmaları konusunda talimat verildi.        

Sözde değerlendirmede yüksek puan alarak okul yöneticiliğine devam etmeye hak kazananların büyük kısmı; iktidarın emir kulu olanlar, yandaş sendikaya üye olanlar, iktidarla siyasi ve ideolojik tercihleri örtüşenler, arkası sağlam olanlar, torpil ile iş yaptıranlar olmuştur ve ilişkileri sayesinde o makamda devam etmeye hak kazanmıştır.

Kısacası; iktidarın yan kuruluşu gibi çalışanlara, başka sendikaya üye olan ya da hiç sendika üyesi olmayan, siyasi duruşu, ideolojisi iktidara ters düşen, birilerinin kapısında yatmayan onurlu okul müdürleri cezalandırılmıştır.

Dolayısıyla okullarımızın önemli bir bölümü artık başarılı okul müdürlerine değil, objektif olmayan değerlendirmelerle koltuklarını koruyan kapı kullarına emanettir.

Adana da faaliyet gösteren eğitim sendikaları olarak, malum sendika hariç 75 puanın altında alan okul yöneticilerinin hakları için mücadelemiz sonuç alınana kadar sürecektir.

Eğitim yöneticilerinin görevlendirilmesi süreci, tasfiye ve kadrolaşma hareketine dönüşmüştür. Yapılan puanlama sistemi, MEB’in eğitim yöneticilerini belirlerken, işi şansa bırakmak istemediğini de göstermektedir. Okulundan aldığı 40 puan göstermelik olarak değerlendirilirken, asıl etkili olan ilçe milli eğitim müdürleri ve şube müdürlerinin verdiği 60 puan olmuştur. Okulundan tam puan aldığı halde listede adı bulunmadığı için, 75 puanın altında kalan 7000 okul müdürünün kariyeri parçalanmış, adaletsizlik pençesinde perişan olmuş, şimdi de öğretmenliğe dönmesi için dayatmalar başlamıştır.

 

Öğretmenliğe dönüp okul tercihi yapılması istenmiş olup, yangından mal kaçırırcasına takvim hızlandırılmıştır. İşin garip tarafı, tercih edebileceği okul ismi de bulunmamaktadır. Bu işin görünmeyen yüzü ise öğretmenliğe dönecek okul müdürü bir yıl boyunca idareciliği isteyemeyecek olmasıdır.

Yeni eğitim yöneticilerinin belirlenmesinde MÜLAKAT YÖNTEMİ üzerinden siyasal kadrolaşma hareketi başlatılmıştır. Türkiye de nerede olursa olsun, mülakat demek, torpil demektir. Bunu ilkokul çocukları bile bilmektedir. Eğitimin bütün kademelerinde yöneticiler belirlenirken, hiç kimse siyasi görüş, kimlik, mezhep, inanç ya da sendikal farklılığı nedeniyle fiilen cezalandırılmamalı, değerlendirme ölçütleri tamamen objektif ve bilimsel kriterlere dayanarak belirlenmelidir.

Sıra ÖĞRETMELERİN ROTASYONUNA gelmiştir. Önümüzdeki günlerde görüşülecek olan öğretmenlere rotasyon getiren torba yasa düzenlemesiyle göçler başlayacaktır. Öğretmenin, sosyal ve aile yaşantısını darmadağın edecek bu uygulama, eğitim-öğretimi olumsuz etkileyecektir.

Eğitimde performans uygulaması fiilen başlatılmış, siyasi kadrolaşma girişimleri okul müdürlerinden başlayarak adım adım uygulamaya çalışılmaktadır. İşin en kötüsü DEVLET MEMURLUĞU İŞ GÜVENCEMİZİN elimizden alınması için çalışmalar tamamlanmıştır. Eğitimde hiçbir gerekçe, eğitim çalışanının haklarının elinden alınmasını gerektiremez. MEB, eğitimde zorunlu rotasyon uygulamasını asla gündeme getirmemelidir. Hiçbir eğitim çalışanı kendi isteği dışında çalıştığı okuldan koparılmamalıdır.

Devlet okullarına kaynak aktarmayanlar ÖZEL OKULLARA devletin bütçesini su gibi akıtmaktadır. 250 bin öğrenciye 800 milyon TL destek verilmesi, fakirden alınıp zenginin kesesini doldurmaktan başka bir şey değildir. Bu güne kadar özel okullara vergi teşvikleri ve çeşitli kalemlerde indirimler yapılmış, devlet okullarının en temel ihtiyaçları karşılanmamıştır.

Eğitimi, Devletin herkese eşit şartlarda ve parasız olarak sunması gerekir. MEB, her fırsatta öğretmenlerin niteliklerini ve yeterliliklerini tartışmaya açarken, diğer taraftan ihtiyaç kadar öğretmen ataması yapmaması, ücretli öğretmen istihdamını artması dikkat çekicidir.

Aynı zamanda okullarda memur, yardımcı hizmetli açıkları sürmekte, bu personellerin ekonomik ve sosyal hakları her geçen gün geriye doğru giderken bunların yerine toplum yararına çalışma kapsamında geçici olarak istihdam edilen personel ve taşeron işçiler tarafından yapılmaktadır.

Bu gün Türkiye de işsiz öğretmen sayısı, 500 bine yaklaşmaktadır. Atanacak 40 bin öğretmen sayısı ihtiyaca cevap vermekten çok uzaktır. EN AZ 100 BİN ÖĞRETMEN atanmalıdır. Ayrıca MEB’de memur, yardımcı hizmetli, şef sayısı artırılmalı, geçici çözümlere derhal son verilmelidir.

Adana da faaliyet gösteren bizler Türk Eğitim-Sen, Eğitim-Sen, Eğitim-İş ve Aktif Eğitim-Sen olarak yaşanan hukuksuzluğa, yandaş kayırmacılığa, siyasi kadrolaşmaya kısacası emek ve alın terini sömürenlere ve torpilli olanlara karşı haksız makam ve mevkii de bulunanlara karşı hukuk çerçevesinde mücadeleye devam edeceğiz.

Hakkın, hukukun, bilgi birikiminin, liyakatin ve adaletin yerine gelmesi için bütün gücümüzle mücadele edeceğiz.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

 

  

 

Kamil KÖSE                                         Selahattin DOLĞUN                             Rifat ÇELİK

 

Türk Eğitim-Sen Adana                         Türk Eğitim-Sen Adana                         Türk Eğitim-Sen Adana

 

2 Nolu Şube Başkanı                            1 Nolu Şube Başkanı                            3 Nolu Üniv. Şube Başkanı

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Ahmet KARAGÖZ                                Galip Reha ERTEKİN                           Ömer YILMAZ

 

Eğitim-Sen Adana                                 Eğitim-İş Adana                                               Aktif Eğitim-Sen Adana

 

Şube Başkanı                                      Şube Başkanı                                      İl Temsilcisi