Perşembe, 10 Temmuz 2014

Eğitim Sen Genel Merkezin düzenlemiş olduğu eğitim programında şubemizden eğitimci eğitimi alan Cemil Özen ve Begüm Yıldızın sunumunu gerçekleştirdiği eğitim çalışması yapıldı.

Eğitim çalışmasında, Şube Eğitim Sekreteri Emine Soncu Tunç'un açılış konuşmasında genel merkezin tüm şubelerden gönüllü eğitimci eğitimi çalışmasına 100 üyemizin katıldığı ve yoğun bir eğitim programından sonra şubemizden doğru eğitime katılan Cemil Özen ve Begüm Yıldız arkadaşımızın Sendikal süreç, sendikalı olmak ve işyeri temsilcilerinin görev ve sorumlulukları konusunda paylaşımlarda bulunacaklarını belirtti ardından Şube Başkanı Ahmet Karagöz üye ve temsilcilere önümüzdeki süreç, eylem ve etkinliklerin bilgilendirmesinin ardından eğitime geçildi.

 

Adana Şakirpaşa Anadolu Lisesi'nde iddiaya göre, bir öğrenciyi döven başka bir öğrenci ile ağabeyi, kavgaya müdahale eden biyoloji öğretmeni 34 yaşındaki Mehmet Yılmaz'ı da yumrukladı.

Olay, saat 10.15'de Merkez Seyhan İlçesi Şakirpaşa Mahallesi'ndeki Şakirpaşa Anadolu Lisesi'nde meydana geldi. İddiaya göre, evlerinin pencere camını kırdığı için okul dışında kavga ettiği 1'inci sınıf öğrencisi O.A.'yı okulda gören 4'üncü sınıf öğrencisi M.Ş., ağabeyi Feytullah Ş.'yi çağırdı. Okul bahçesinde bir araya gelen iki kardeş, O.A.'yı tehdit edip, dövdü. Olay sırasında okulda nöbetçi olan biyoloji öğretmeni Mehmet Yılmaz, öğrencileri ayırmak istedi. Bu sırada Feytullah Ş., "Hocam sen karışma, biz bu olayı aramızda çözeceğiz" dedi. Yılmaz kavgayı sonlandırmak için müdahale edince, M.Ş. ile ağabeyi, öğretmeni yumrukladı. Okul idaresi ve diğer öğretmenlerin araya girmesiyle öğrenci M.Ş. ile ağabeyi okundan uzaklaştırılıp polis çağrıldı. Polis, M.Ş. ve Feytullah Ş.'yi gözaltına alarak soruşturma başlattı.

 

ÖĞRETMENLERDEN PROTESTO

Bir grup öğretmen ile Eğitim Sen Adana Şubesi Hukuk Sekreteri Güven Boğa, okul önünde bir araya gelerek öğretmenlerin maruz kaldığı şiddeti protesto etti. Okulda şiddet olaylarının günden güne artış gösterdiğini belirten Boğa, şöyle konuştu:

"Milli Eğitim Bakanlığı'nın güvenli okullar oluşturulması amacıyla politikalar belirlemesi, standart ölçütler koyması, başta okul müdürleri ve öğretmenler olmak üzere bütün okul çalışanlarına şiddet ve önlenmesine yönelik çatışma çözme, arabuluculuk, olumlu disiplin yöntemleri gibi konularda eğitimler verilmesini sağlaması, etkili ebeveynlik eğitim programlarını yaygınlaştırması, çocukların sorunlarını iletebilecekleri ve çözüm üretilebilecek mekanizmaları hayata geçirmesi gerekmektedir. Kaliteli eğitimi hedefleyen çocuk dostu okul ölçütlerini geliştirerek bütün okullara yaygınlaştırması, öğrencilerin etkili iletişim, karar verme, problem çözme, çatışma yönetimi gibi temel hayat becerilerini geliştirmesi için gerçekleştirilen yeni eğitim programlarının etkin uygulanmasını sağlaması, okullarda sanat, spor gibi ders dışı faaliyetlerin geliştirilmesi için altyapıyı sağlaması çok önemlidir. Okulların insan haklarına ve onuruna saygı ilkesini benimseyerek hayata geçirmeleri, ev, okul ve toplum arasındaki iletişimi güçlendirmeleri, öğrenciler ve personel için katılımcı yollarla davranış kuralları belirlemeleri, bireyin, gelişim dönemlerini dikkate alan disiplin tedbirlerini almaları gerekmektedir." - Adana

Adana'da 4 eğitim sendikası, 2000 Evler Ortaokulunda kadın üyemize yapılan saldırıyı protesto etti.

Değerli Basın ve Kamuoyuna

2000 Evler Ortaokulu’nda öğretmenimiz Saadet BİNBUĞA 27/02/2014 tarihinde, Okul Müdür odasında öğrenci velisi tarafından saldırıya uğramış ve darp edilmiştir. Saadet Öğretmenize yapılan bu çirkin saldırıyı şiddetle kınıyoruz.

Eğitim emekçisine şiddetin temelinde başta bakanlığın söylemlerinden ve politikalarından güç alan itibarsızlaştırma ve güvencesizleştirme yatmaktadır.

Öğretmenin az çalışıp çok kazandığını ve öğrenci başarısızlığının başlıca sorumlusu olduğunun her fırsatta belirtildiği, öğrenciden de müşterileşmenin ve müşteri memnuniyetinin beklendiği bir eğitim sisteminin öğretmene yönelen şiddeti artırması kaçınılmazdır.

Eğitimin içeriği şiddetsiz ve karşılıklı saygıya dayanan bir toplum hedefinin çok uzağındadır. Şiddeti öven, mevcut eşitsizlikleri ve ayrımcılıkları besleyen içeriğe sahip yayınlar bizzat Bakanlığın ve İl Milli Eğitim Müdürlükleri`nin desteğiyle öğrencilerimize ulaşabilmektedir. Okullarda barış ve demokrasi kültürünü geliştirecek etkinliklere yeterince yer verilmemektedir.

Böylesi olayların en aza indirgenmesi için Milli Eğitim Bakanlığı ve hükümetin öğretmenin zedelenen itibarını acilen yeniden teslim etmesi, eğitim emekçisine yaptığı işin önemine uygun yaşam ve çalışma koşulları sağlanması ve şiddetin ve şiddet dilinin eğitim alanından temizlenmesi için ciddi bir planlama ile çalışmalar yapması gerekmektedir. Bunlar yapılmayıp hâli hazırdaki politikalarda ısrar edildikçe eğitim emekçisine yönelen sözlü, psikolojik, fiziksel her türlü şiddetin başlıca sorumluluğu bu politikaları üretenlerde olacaktır.

Eğitim sendikaları olarak Saadet Öğretmenimize acil şifalar diliyor ve böylesi olayların artık yaşanmaması için tüm sorumluları inisiyatif almaya davet ediyoruz! 28.02.2014

 

Eğitim Sen – Türk Eğitim Sen – Eğitim İş – Eğitim Bir Sen

 

 

Kurumlar Adına

Kamuran KARACA

Eğitim Sen Adana Şube Başkanı

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele ve Kadın İstihdam Paketi Kadınlara Ne Getiriyor.

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele etkinlikleri kapsamında Eğitim Sen Adana Şube Kadın Komisyonunun  düzenlediği panel 30 Kasım 2013 Cumartesi günü Türk İş toplantı salonunda gerçekleştirildi.

 

Panelin Video Görüntüleri

 

BASINA VE KAMUOYUNA,

 

Bugün 3 Aralık Uluslararası Engelliler Günü. Bugün, tüm dünyada engellilerin topluma kazandırılması ve insan haklarının tam ve eşit ölçüde sağlanması amacıyla çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.

Ülke nüfusumuzun ne kadarını engelli bireylerimizin oluşturduğunu çoğumuz bilmeyiz. Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine güre Türkiye’de 8,5 milyon engelli bulunmaktadır. Aileleri ile birlikte düşündüğümüzde bu sayı ülke nüfusunun yarısına yaklaşmaktadır. Ayrıca her insanın bir potansiyel engelli adayı olduğunu düşünürsek bu alanda yapılacak çalışmaları çok daha fazla önemsemek gerektiği anlaşılacaktır. Dolayısıyla engelli insanların yaşadığı sorunlar sadece kendilerinin değil, ailelerinin, çevrenin, toplumun kısacası tüm insanların ortak sorunudur.

Engelli bireylerimizin, ülke nüfusuna oranının bu kadar çok olmasına rağmen % 4’lük bir kısmı eğitim imkânlarından faydalanabilmektedir. Özel eğitime ihtiyaç duyan engelliler için de okul sayısı sınırlıdır. Oysa Avrupa'da engelli bireylerin tamamı eğitimin bütün olanaklarından faydalanmakta, hatta gerektiğinde eğitim imkânı engelli bireylerin ayağına kadar götürülmektedir. Gerekli eğitimi alamadıkları için engelli bireylerin sadece %1’i iş sahibi olabilmektedir. Bu yüzden engellilere acımak, onlara bakarak duygulanmak soruna çözüm getirmemektedir. Onlara balık verme yerine, balık tutması öğretilmelidir.

Sağlık, eğitim, istihdam, sosyal güvenlik ve toplumsal yaşama katılım gibi temel sorunlarda engelli vatandaşlarımız için büyük fırsat eşitsizlikleri söz konusudur. Çevre düzenlemelerinin engelli bireylere uygun şekilde yapılmaması, toplu taşıma araçlarını rahatlıkla kullanamamak, trafik karmaşası, yollarda hemen her gün bakım onarım çalışmalarının olması engelliler için çekilmez bir hal almaktadır.

Engelli bireylerimizi topluma kazandırmak ve hayatlarını kolaylaştırabilmek için kurumsal hizmetlerin geliştirilmesi esas alınmalıdır. Bu nedenle engellilere hizmet götüren kurumların,  demokratik kitle örgütlerinin güçlendirilmesine önem verilmelidir. Bir yandan daha ileri düzenlemeler talep edilirken bir yandan da yasalarımızda yer alan pozitif düzenlemelere sahip çıkılmalı, bunlar toplumsal bilinç ve kamuoyu desteğiyle içselleştirilmelidir. Engellileri ve ailelerini bilinçlendirmeye yönelik bilgi paylaşımının ilgili kurumlarca sağlanması, etkin bir tıbbi bakım şartının devlet tarafından güvence altına alınması, engellilerin kendi kendine yeterlilik ve işlevsellik konusunda rehabilitasyon programlarının kurgulanması ve özellikle araç gereçlerinin de bu kapsamda ele alınacağı yardım servislerinin geliştirilmesi öncelikli konular olmalıdır.

Engelliler ile ilgili politikalar, sadece engellilerin insani haklarını ve sosyal güvencelerini sağlamakla sınırlı olmayıp aynı zamanda engelliliğe neden olan etmenlerin çözümünü de kapsamalıdır. Tıbbi açıdan; koruyucu önlemler konusunda ailelerin bilinçlendirilmesi, sağlık personelinin hizmet içi eğitimlerinin düzenlenmesi, yeni doğan çocuğun gelişiminin incelenmesi, genetik ve psikolojik danışmanlık verilmesi, genetik tanı merkezlerinde konuya hakim personelin istihdamı için düzenlemeler yapılması, evde bakım için gerekli personelin sağlanması, rehabilitasyon hizmetlerinin engelli bireylerin yaşam boyu gereksinimlerini karşılamaya yönelik olarak planlanması, tam teşekküllü hastanelerde rehabilitasyon hizmetlerinin tıbbi, mesleki ve psikososyal boyutu ile uygulanabilmesinin sağlanması amaçlanmalıdır.

Engellileri sadece belirli günlerde değil tüm yaşamları boyunca anlamalı, topluma kazandırmalı ve yaşamlarını daha iyi hale getirmek için çalışılmalıdır. 3 Aralık Dünya Engelliler Gününün, engellilerin insan haklarını ve temel özgürlüklerini kullanma ve topluma tam katılma ve dolayısıyla topluma ait oldukları hissine sahip olmalarını sağlama amacına katkıda bulunmasını diliyor ve KESK olarak dayanışma duygularımızı yineliyoruz.02.12.2013

 

KESK Adana Şubeler Platformu

Orhangazi Ortaokulunda bir öğretmenin darp edilmesine eğitim sendikaları sert tepki gösterdi

Eğitim sendikalarından ortak tepki

“Öğretmenler saldırılara karşı savunmasız”

“Bakanlık öğretmenleri sahipsiz bırakmaktan vazgeçmeli”

“Eğitimcilerin feryadına kulak verilmeli”


Adana’da eğitim sendikaları Seyhan Orhangazi Ortaokulu’nda bir öğretmenin darp edilmesine tepkilerini ortak basın açıklamasıyla gösterdi. Türk Eğitim Sen 1 No’lu Şube Başkanı Selahattin Dolğun, öğretmenlerin saldırılara karşı savunmasız olduğunu belirterek, Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimcilere yönelik şiddet olaylarının bir an önce son bulması için gereğini yapması gerektiğini söyledi. Dolğun, “Sevginin, saygının ve merhametin öğrenildiği yerler olan eğitim yuvalarımız, ne yazık ki şiddetin, çatışmanın ve öfkenin merkezi haline gelmeye başladı. Bu durum eğitim sistemimizin çok ciddi şekilde sorgulanması gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur” dedi.

EĞİTİM SENDİKALARINDAN ORTAK TEPKİ
Seyhan Orhangazi Ortaokulu’nda bir öğretmenin darp edilmesine Eğitim İş, Türk Eğitim Sen, Eğitim Sen ve Eğitim Bir Sen sendikalarının tepkisi sert oldu. Okul önündeki basın açıklamasında ortak metni Türk Eğitim Sen 1 No’lu Şube Başkanı Selahattin Dolğun okudu. Genelde eğitim çalışanlarını, özelde öğretmenleri değersizleştiren, hedef tahtasına oturtan uygulamalara dur demek, yaşanan kötü olayları kınamak ve protesto etmek için bir arada olduklarını dile getiren Dolğun, en kötü ortamlarda bile hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan öğretmenlere uygulanan şiddetin ve saldırıların eğitim çalışanlarını yaraladığını ve can güvenliği kaygılarını artırdığını söyledi.

“TOPLUMSAL ÇÖKÜNTÜNÜN BİR UNSURU”
Dolğun, “Üzülüyoruz, çünkü bu vatan çocuklarını eğiten, her bir öğrencisine ayrı ayrı sevgi gösteren, onların daha iyi bir eğitim almaları için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayan, onları hayata hazırlayan bir eğitimcinin saldırıya uğramasını toplumsal çöküntünün bir unsuru olarak görüyoruz” dedi.

“ÖĞRETMENLER SALDIRILARA KARŞI SAVUNMASIZ”
Öğretmenlerin mesleki, özlük ve demokratik sorunlar altında ezildiğini, mesleğine küstürüldüğünü kaydeden Dolğun, bu olumsuzluklara ek olarak öğretmenlere yönelik saldırıların devam ettiğini belirterek şöyle konuştu:
“Maalesef bugün öğretmenlerimiz saldırılara karşı savunmasızdır. Eğitim-öğretim kurumlarında alınması gereken güvenlik tedbirleri yetkililer tarafından alınamamakta ve tüm sorumluluk öğretmenlere bırakılmaktadır. Sevginin, saygının ve merhametin öğrenildiği yerler olan eğitim yuvalarımız, ne yazık ki şiddetin, çatışmanın ve öfkenin merkezi haline gelmeye başladı. Bu durum eğitim sistemimizin çok ciddi şekilde sorgulanması gerekliliğini bir kez daha ortaya koymuştur.”

“BAKANLIK ÖĞRETMENLERİ SAHİPSİZ BIRAKMAKTAN VAZGEÇMELİ”
Milli Eğitim Bakanlığı’nın eğitimcilere yönelik her saldırının sıkı takipçisi olması gerektiğini ifade eden Dolğun, bakanlığın Hukuk Müşavirliği kanalıyla da yargıya intikal etmiş davalarda kendi personelinin yanında olduğunu göstermesi gerektiğinin altını çizdi.
Dolğun, “Bakanlık nerede duracağı belli olmayan bu şiddet olaylarının bir an önce son bulması için gereğini yapmalıdır. Sorun sadece güvenlik politikaları yönünden ele alınmamalı, şiddetin nedenlerini ortadan kaldıracak tedbirlere ağırlık verilmelidir. Sorunun oluşmasında internet, TV reytingleri ve sokak kültürünün etkili olduğu bilinciyle hareket edilmeli, çözüm oluşturulurken de bu etkenler dikkate alınmalıdır. Alo 147 hattı ile eğitimcilerin iftiralarla şikayet edilmesinin önünü açan bakanlık, şiddetin masumu değil mağduru olacağı gerçeğini artık anlamalı, öğretmenleri savunmasız ve sahipsiz bırakmaktan derhal vazgeçmeli” diye konuştu.

“EĞİTİMCİLERİN FERYADINA KULAK VERİLMELİ”
Okullarda öğretmenlerin can güvenliğinin kalmadığını savunan Selahattin Dolğun, her gün bir eğitimcinin şiddet kurbanı olduğunu, okulların tahrip edildiğini ve eğitime ara verildiğini belirterek, “Artık sanal gündemler bir kenar bırakılmalı, Türkiye gerçekleriyle yüzleşilmeli ve eğitimcilerin feryadına kulak verilmelidir. Kimsenin yaptığı cezasız kalmamalı, basınımız eğitimcilerin uğradığı şiddet haberi kadar saldırganların alacakları cezalara da yer vermelidir. Saldırganların hak ettiği cezayı almaları için var gücümüzle çalışacağız” şeklinde konuştu.

DİLEK FENERLERİ UÇURULDU
Hazırlanan ortak metnin okunmasının ardından söz alan Eğitim İş Adana Şube Başkanı İsa Kayadan, Türk Eğitim Sen 2 No’lu Şube Başkanı Kamil Köse ve Eğitim Sen Adana Şube Başkanı Kamuran Karaca, öğretmenlerin kamuoyunun önünde itibarsızlaştıran eğitim politikaları nedeniyle öğretmenlere yönelik şiddet olaylarının arttığını belirterek sorunun çözümü için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasını istediler.
Konuşmaların ardından “Bir şeyi yapmak isterseniz, bir yolunu bulursunuz. İstemezseniz de bir bahane bulursunuz. Unutmayın: Şiddetin masumu değil, mağduru olacağı gerçeğini artık anlayınız” şeklinde bir mesajın bulunduğu dilek fenerleri uçuruldu.

Kaynak :Kamudan.com

Eğitim Sen Yüksek Öğretim Bürosu 21 - 22 Eylül 2013 Tarihinde Genel Merkezimizde Toplanarak Türkiye’de Yüksek Öğretimin ve Üniversitelerin Mevcut Durumlarını Değerlendirmiştir.

Eğitim Sen Yüksek Öğretim Bürosu 21-22 Eylül 2013 tarihinde Genel Merkezimizde toplanarak Türkiye`de yüksek öğretimin ve üniversitelerin mevcut durumlarını değerlendirmiştir. Yapılan toplantı sonucunda;

•Üniversitelerin özerk, bilimsel ve toplumcu yapısına zarar veren YÖK ve üniversitelerin neo-liberal dönüşümü

•Üniversitelerde özel güvenlik, koruma memuru ve polis kıskacında yürütülen baskılar

•Son dönemde öğretim görevlilerine, idari, teknik personele ve öğrencilere açılan soruşturmalar

•Üniversite personelinin iş güvencesi

•KYK`da yapılan yeni düzenlemelerle idari personel ve öğrencilerin yaşadıkları sorunlar

•Üniversitelerde demokrasi, barış ve hoşgörü kültürünün geliştirilmesi

konuları temel mücadele alanlarımız olarak belirlenmiş; 26-27 Ekim 2013 tarihlerinde Üniversite Temsilciler Kurulunun gündemimizdeki konuları tartışmak üzere toplanmasına karar verilmiştir.