NE ASKERİ DARBE, NE SİVİL DARBE! ÇÖZÜM: EŞİT-ÖZGÜR-LAİK - DEMOKRATİK TÜRKİYE! Özel

NE ASKERİ DARBE, NE SİVİL DARBE!

ÇÖZÜM: EŞİT-ÖZGÜR-LAİK - DEMOKRATİK TÜRKİYE!

15 Temmuz’da devletin tüm zor aygıtlarını pervasız ve ahlaksızca kullanarak yönetimi ele geçirme çabası içerisinde olanlar tarihin en karanlık ve en kirli sayfalarında yerlerini çoktan almışlardır. Bu bir darbe girişimidir. Bu suça bulaşmış olanları hukuk içerisinde kalmak kaydıyla en ağır şekilde cezalandırılması ve teşhir edilmesinin gerekliliğine inanıyoruz.

“Bizler çocuklarımıza onurlu bir gelecek bırakacağız ya siz” derken tamda darbecileri, hırsızları ve ülkenin kaynaklarını talan edenleri kast etmiştik.

Darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra siyasal iktidarın süreci iyi yönetemediğini, hukukun en temel ilkelerinin bile ayaklar altına alındığını gördük. Hükümetin, başarısızlıklarını ve darbecilerin ülkede yaratmış olduğu tahribatı ülke halkına ve emekçilerine fatura etmek istediği aşikârdır. Demokrasiyi, insan hak ve özgürlüklerini yok sayarak ülke genelinde OHAL’ın ilanı, halk iradesine ve parlamenter sisteme vurulmuş başka bir darbe olduğu açıktır.

Bazı yerlerde kalabalıkların attığı “Kanımız Aksa da Zafer İslam’ın” ,”Laikler Cehenneme” sloganları ve Türkiye’nin birçok kentindeki Alevilerin ikamet ettiği mahallelere yönelen katliam çığlıkları; toplumsal barışa, demokrasiye değil, ülkeyi daha da kargaşa ve kaos ‘a sürükleyeceği bilinmelidir. Siyasal iktidar bir an önce bu saldırgan ve kaotik ortamı önleyecek tedbirleri almalıdır. Bu dönem devlet yetkilileri kalabalıkların talep ve önerilerini önemserken,  “Haziran Eylemlerine” katılan milyonların haklı taleplerini ölümlere ve kalıcı sakatlıklara neden olan şiddetle bastırmıştır. Bu durum siyasal iktidarın çelişkilerini tüm çıplaklığı ile gözler önüne sermektedir.

OHAL; demokrasinin, insan hak ve özgürlüklerinin askıya alınması demektir.

OHAL; İktidarın KHK’lerle kendi siyasal ve ideolojik ihtiyaçlarını karşılama çabasıdır.

 OHAL; Emek, barış, demokrasi diyen emekçilere, aydınlara, akademisyenlere, özgür medyaya yargı yolunun kapatılmasıdır.

 OHAL; Başta anayasa olmak üzere kanun, yönetmelik ve yönergelerin askıya alınması demektir. OHAL; Kürt sorununda çözümsüzlüğü derinleştirmektir.

OHAL; Eğitim, sağlık, Ulaşım ve barıma hakkının engellenmesidir.

OHAL; ifade özgürlüğünün önündeki engeldir.

OHAL; faşizmdir.

OHAL; Faali meçhul cinayetlerin yeniden baş göstermesidir.

OHAL; solcuların, sosyalistlerin, devrimcilerin, sosyal demokratların, laiklerin, aydınların ve özgür medyanın demokratik yöntemlerle omuz omuza mücadele etmesi gereken bir saldırıdır.

Davaları haklı olanların mücadele araçları ahlaklı olur. Davaları haksız olanların mücadele araçları da ahlaksız olur. Bu nedenle darbeciler acımasızca ellerindeki silahların namlularını halka yönlendirip acımasızca tetiğe basmışlardır. Yaşananlar bir katliamdır. Bu katliamı lanetliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devleti laik, sosyal, hukuk devleti olmalıdır. Hem yurttaşların hem de ülkeyi yönetenlerin hukuk içerisinde davranma sorumluluğu ile bu kaos sürecini atlatmak mümkündür.

Ülkemizde ifade özgürlüğü anayasa ile güvence altındadır diyenler yılardır KESK’e bağlı sendikalarımızın sendikal faaliyetlerini şiddet ve zor kullanarak engellemişlerdir. Bizler her türlü baskılama ve itibarsızlaştırma süreci yaşarken bu gün süreç farklı bir aşamaya evirilmiştir. Ve yine sendikal ve siyasal kimliklerinden kaynaklı olduğunu düşündüğümüz birçok kamu personelinin iş ve ücret güvencelerinin keyfi bir şekilde gasp edildiği bir süreci yaşıyoruz. Genelde kamunun tüm iş kollarında kamu çalışanları açığa alınırken, özelde eğitim iş kolunda on binlerce personelin açığa alınması kabul edilemez bir tutumdur. Siyasal iktidar bu operasyonları ve önlemleri paralel yapı ile ilişkileri olanlara yönelik yapıyoruz demektedir. Ancak bu büyük bir yalandır, manipülasyondur, aldatmacadır. Bu sürece ilişkin yaşananlarla uzaktan yakından hiç alakası olmayan sadece Sosyal Medya Üzerindeki paylaşımlarından ve sürece ilişkin eleştirilerinden kaynaklı birçok KESK üyesi ve yöneticisi de açığa alınmıştır.

KESK olarak, bize dayatılan ikileme razı olmayacağız. Ne darbelere teslim olacağız ne de bu girişime yaslanarak kirli iktidar planlarını hayata geçirmek isteyenlere, tehlikeli çağrılarla ülkeyi daha kaotik bir sürece sürüklemeye çalışanlara izin vermeyeceğiz. Üçüncü bir seçenek mevcuttur. Bu seçenek demokratikleşmenin yolunun açılması, hak ve özgürlüklerin kullanımının teminat altına alınması, içte ve dışta barışın tesis edilmesi için tüm emek ve demokrasi güçleri ile birlikte mücadeleyi büyütmektir. Eşit, özgür, demokratik ve barış içinde bir Türkiye için mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz.

Sivil ya da askeri darbeler çözüm değil!

Çözüm emek, barış ve demokrasi güçlerinin ellerinde, halkların ortak geleceğindedir!

Gerçek demokrasiyi, eşitliği, barışı ve özgürlüğü savunanlar her dönem OHAL ve darbelere karşı olmuştur. Darbe girişimi ve OHAL asla kabul edilemez.

 

 

KESK Adana Şubeler Platformu Adına 

Ahmet KARAGÖZ 

EĞİTİM SEN Adana Şube Başkanı

 

 

 

 

                                              

 

 

 

 

Okunma 2002 defa